İsrail-Hamas Savaşı Son Durum

İsrail-HAMAS Savaşında Son Durum
Serkan TAFLIOGLU
16 Ocak 2009
 

 

İsrail Dışişleri Bakanı Livni, Kahire’de Mısır Dışişleri Bakanı ile beraber yaptığı basın açıklamasında “Gazze artık eskisi gibi olmayacak” ifadesini kullanmıştı. Bu açıklamanın yapıldığı yer göz önünde bulundurulursa İsrail’in Mısır ile bazı konularda fikir birliğine vardığı kuvvetle muhtemeldir. Mısır hükümetinin kara harekatının tüm şiddeti ile devam ettiği şu günlerde bile Gazze için hayati öneme sahip Refah kapısını açmaması bu ihtimali daha da güçlendirmektedir. Mısır Devlet Başkanı Hüsni Mübarek HAMAS Filistin’de  seçimlerde galip çıkıp daha sonra Gazze’yi kontrol altına alınca “artık İran ile komşu olduk” ifadesini kullanmıştı. Bu ifade Mısır yönetiminin HAMAS’a bakışını açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Mısır İstihbarat Başkanı Ömer Süleyman ve HAMAS arasında yapılan görüşmelerde Mısır yönetimi HAMAS’ın kayıtsız şartsız daimi ateşkes ilan etmesi için baskı yapmaktadır. Mısır yönetiminin, yaptığı açıklamalarda Gazze’de ateşkes isterken İsrail’in Gazze’yi acilen terk etmek de dahil hiç bir ön şart öne sürmemesi düşündürücüdür.  Mısır yönetimi, zamanında İsrail ile yapılan barış anlaşması gereği Refah kapısının bulunduğu Sina bölgesinde yüksek sayıda asker bulunduramamaktadır. Gazze saldırıları ve sivil katliamlar Mısır ordusu içerisinde de büyük rahatsızlık yaratmaktadır. Bu sebeple Mısır yönetimi Gazze ve Mısır sınırındaki geçişleri ve silah kaçakçılığını engellemek için Birleşmiş Milletler’e bağlı bir askerî güce sıcak bakmaktadır. Fakat HAMAS’ın bunu kabul etmesi zor görünmektedir.

İsrail tüm gücü ile HAMAS’ın Gazze’deki askerî ve yapısal gücünü sıfıra indirmeye çalışmaktadır. İsrail saldırısı HAMAS’a İsrail ile Hizbullah gibi doğrudan savaşma imkanı sağlamış ve bu durum HAMAS’a İslam ve Arap kamuoyunda büyük bir itibar sağlamıştır. Özellikle Mısır desteği ile yaklaşık 1,5 yıldır abluka altında olan HAMAS’ın direnişi sürdürmesi Ürdün ve Mısır gibi devletlerin kendi devlet yapılanmaları içinde sıkıntılar meydana getirmeye başlamıştır. Özellikle Ürdün Kralı’nın Ürdün İstihbarat Başkanını ani bir kararla değiştirmesi bu bağlamda değerlendirilebilir. Arap Zirvesi Mısır ve Suudi Arabistan’ın dolaylı yoldan engellemeleri ile toplanamamaktadır. Bu durum Arap kamuoyunun kendi yönetimlerine karşı olan muhalefetlerini daha da arttırmaktadır. HAMAS baştan beri öne sürdüğü İsrail’in Gazze topraklarından çıkması, Refah kapısının açılması ve ablukanın kaldırılması konusunda geri adım atmamaktadır. Aynı şekilde HAMAS İsrail’i koruma amaçlı ve Gazze’ye olan ablukayı yasallaştıracak bir uluslararası askerî güce karşı çıkmaktadır. Refah kapısı ve Mısır-Gazze arasındaki tüneller HAMAS için bir nevi nefes alma yollarıdır.

HAMAS gibi İsrail ordusu karşısında düşük yoğunluklu bir savaş mücadelesinde savaşçılar için ana hedef hayatta kalmaktır. Bu bağlamda şartların zorlaşmasının ya da alt yapının yıkılmasının kısa vadede direnişe bir tesir etmesi zordur. Gazze’ye farklı kollardan giren İsrail ordusu HAMAS’ın Gazze’yi beş idari bölgede yönettiğini bilmektedir. İsrail ordusunun Gazze’ye kara kuvvetlerinin giriş hatlarına bakılacak olursa kuvvetle muhtemel askerî saldırı ve mücadele de bu istikamette gelişmektedir. İsrail ordusunun ikinci bir mağlubiyeti kabullenmesi çok zordur. Temmuz 2006 Hizbullah savaşında kendi açısından bir çok dersler çıkaran İsrail ordusunun Amerikan ordusundan şehir savaşlarında kullanılmak üzere misket ve fosfor bombası gibi saldırı silahları aldığı bilinmektedir. Bu da doğal olarak dünyanın insan yoğunluğu en fazla olan bölgesi Gazze’de sivil can kayıplarını olağanüstü arttırmaktadır. İsrail ordusunun bazı noktalarda kendi birliklerini vurması, direnişin Gazze’de son derece iyi yerleştiğini ortaya koymaktadır. HAMAS milislerinin İran’lı ve Hizbullah milisleri tarafından İsrail tanklarının zayıf noktaları ve anti-tank silahlarının nasıl kullanılacağı yönünde eğitim aldığı bilinmektedir. Bu da İsrail zırhlı birliklerinin doğrudan Gazze’ye girmesini engelleyen diğer bir unsurdur.

  Direnişin uzaması halinde Yemen, Somali, Sudan ve Mısır üzerinden El Kaide gibi selefi direniş gruplarının Gazze’ye sızma olasılığı da çok yüksektir. Irak işgali sonrası Felluce gibi şehirlerden Ürdün’e yasal veya kaçak yollardan giren, sayıları 500.000’den fazla olduğu tahmin edilen Sünni nüfus içerisindeki selefi unsurlar da bu açıdan önemlidir. HAMAS’ın direnişi sürdürebilmesi, Ürdün içerisinde de büyük rahatsızlıklar yaratabilecektir. Amerika ve İsrail’e karşı savaşı bölgeye taşımak isteyen El Kaide ise bu durumu kendisi için büyük bir fırsat olarak görmektedir. HAMAS’ın Arap kamuoyundaki önemini arttıran bir unsur da bu direniş hareketinin Arap İslam dünyasının en önemli millî ve dinî hareketi olan Müslüman Kardeşler’in tek resmî silahlı temsilcisi olmasıdır. Bu hareketin en etkin olduğu merkez ise Mısır coğrafyasıdır. Sünni Ulemalar Gazze için cihat çağrısını tüm engellemelere rağmen ilan etmişlerdir. Bu sebeple direnişin uzaması Mısır yönetimini, Gazze’ye savaşmak için gitmek isteyen gönüllü savaşçılar gibi konular da dahil bir çok konuda sıkıntıya sokacaktır. İsrail hükümetinin Savunma Bakanı Ehud Barak şimdiden HAMAS’ın Gazze’deki altyapısını imha ettikleri ve gereken cevabı verdiklerini söyleyerek amaçlarına ulaştıklarını ifade etmiştir. Esas itibarı ile İsrail hükümetinde bu konuda henüz tam bir fikir birliği yoktur. Bu gibi açıklamalar olası bir ateşkes ve Gazze’den çekilme durumunda askerî başarısızlık havası yaratmamaya yöneliktir.

Esas itibarı ile Ceyşul İslam, Ceyşul Umme, Fethul İslam ve Al Ahrar gibi Sünni selefi direniş örgütleri İsrail’e karşı savaşmak için Ürdün, Lübnan, Filistin ve Mısır’dan Batı Şeria ve Gazze’ye sızmaya çalışmaktadırlar. Bu hareketler bölgede İsrail’e karşı direniş ve saldırı faaliyetlerini yürütürken HAMAS komutasına girmeyi, yaptıkları anlaşmalar ile kabul etmişlerdir. Nitekim Mayıs 2007’de BBC muhabirinin Ceyşul İslam örgütü tarafından kaçırılması HAMAS ile bu grup arasında rahatsızlık yaratmış fakat daha sonra gazeteci serbest bırakılmıştır. Haziran 2007’de İsrail’li askerin kaçırılması ise iki hareketin ortak bir operasyonu olarak değerlendirilmektedir. Daha sonra iki grup arasında çatışmalar olmuş fakat tekrar bir anlaşma sağlanmıştır. Şii İtikadi anlayışında oluşan Hizbullah’ın İslam dünyasında artan itibarı tüm Sünni direniş hareketlerinde geri plana düşmeleri sebebi ile bir rahatsızlık yaratmıştır. Bu sebeple İsrail-HAMAS savaşı Sünni İslami hareketlerin bir nevi kendilerini ortaya koymak için bir fırsattır. İsrail Gazze’de işgali ve savaşı uzatırsa, muhtemelen bu çatışma Batı Şeria’ya da yayılacaktır. Ayrıca bu durum İsrail ile müttefik olan Mısır ve Ürdün rejimleri içinde hayati bir güvenlik sorunu ortaya çıkaracaktır.

İsrail HAMAS’a Neden saldırıyor?
Serkan TAFLIOGLU
29 Aralık 2008
 
 
 

  İsrail devletinin kurucusu David Ben Gurion’a, Müslüman bir coğrafyada kurulan bir Yahudi devletinin ne zamana kadar ayakta kalacağı sorulduğunda verdiği cevap “girdiği ilk savaşı kaybedene kadar” olmuştur. Bu cevap aynı zamanda İsrail devletinin ana stratejisini ortaya koymaktadır. Arap devletlerine karşı giriştiği hiç bir savaşı kaybetmeyen İsrail ordusu 2006 yılının Temmuz ayında Hizbullah karşısında ilk yenilgisini almıştır. Dünyanın en güçlü tanklarına sahip İsrail ordusunun tankları Hizbullah direnişçileri tarafından ağır hasara uğratılmıştır. 1978 yılında girdiği Lübnan’dan 2000 yılında büyük bir kayıp ve yılgınlık içerisinde çıkan İsrail’in 2006 yılında Güney Lübnan’da doğrudan Hizbullah’a karşı yaptığı 33 günlük saldırı da bir fiyasko ile sonuçlanmıştır. Son 30 senedir Şii İslam anlayışı ve yapılanması çerçevesinde İsrail’e karşı savaşan Hizbullah, İsrail’in güvenliği için en hayatî tehditlerden birini oluşturmuştur. HAMAS ise, Filistin’de İslam dünyasında etkili bir yapılanma ve görüş olan Müslüman Kardeşler hareketinin Sunni anlayışı çerçevesinde kurulmuş İslami direniş hareketi olarak İsrail’in varlığı için büyük bir tehdittir. Bu bağlamda Filistin’de gerçekleştirilen seçimlerde hükümet kurma yetkisini alan HAMAS, Amerikan ve İsrail yönetimleri tarafından hiç bir zaman tanınmamış, hatta terörist örgüt olarak nitelendirilmiştir.

  İsrail ve Amerikan yönetimleri HAMAS Hükümetini tanımamak ve zayıflatmak için Fetih hareketinden seçilen Filistin Cumhurbaşkanı Mahmud Abbas’ın güçlenmesi için destek vermişlerdir. Hatta bazı belgelerde Amerikan yönetimi ile Mahmud Abbas yönetiminin HAMAS Hükümetinin düşürülmesi için görüşmelerde bulundukları ortaya çıkmıştır. Filistin’in millî hükümet kurma çabaları ise esas itibarı ile hükümette HAMAS’ın etkisini azaltmaya yönelik bir faaliyetttir. Son bir kaç senedir İsrail; Mısır, Ürdün ve Suudi Arabistan yönetimlerinin HAMAS’ı etkisiz hale getirebileceğini ya da İsrail’i tanımaya ikna edebileceğini düşünmüştür. Filistin içerisindeki Fetih ve HAMAS çatışmasında Fetih tarafı desteklenmiş, Filistinlilere Fetih hareketini desteklemeleri için imalarda bulunmuşlardır. Fakat HAMAS kuruluş felsefesinden vazgeçmemiş, İsrail’in 1967 yılından beri işgal ettiği Filistin topraklarından çıkması gerektiğini ve bunun gerçekleşmesinin de silahlı direniş olduğunu savunmaya devam etmiştir. HAMAS’ın Filistin’de güçlenmesi Ürdün ve Mısır’ın iç siyasetlerinde mücadele veren Müslüman Kardeşler Hareketinin de güçlenmesi anlamına geleceğinden, HAMAS, bu ülkeler tarafından gerçek manada hiç bir zaman desteklenmemiştir. Nitekim İsrail’in Gazze saldırısından sonra Mısır Müslüman Hareketi lideri Mısır devletinin bu saldırıya onay verdiğini söyleyerek Mısır hükümetini suçlamıştır. Bu bağlamda bölge ülkelerindeki gösterilerde halk tarafından doğrudan suçlanan Arap yönetimleridir.  

  Arap yönetimlerinin Filistin’de HAMAS’ın hükümetten düşmesini sağlayamamaları nedeniyle İsrail, Gazze’yi sıkı bir şekilde ablukaya almıştır. Elektrik, petrol ve hayatî açıdan öneme sahip tıbbî malzemelerin bile Gazze’ye girmesine izin verilmemiştir. Fakat bu ablukada Gazze’de HAMAS’ın etkisi ve gücü kırılamamıştır. Aksine Mısır yönetimi, Arap kamuoyunda Gazze’deki ablukaya destek verdiği için şiddetli eleştirilere maruz kalmıştır. İsrail saldırıları sürerken Mısır tarafından HAMAS’a uygulanan sıkı ablukanın devam etmesi sonucu dün akşam  Gazze-Mısır sınır geçişi olan Refah’da Mısır sınır subayları ile Filistinli görevliler arasında silahlı çatışma çıkmış ve bir Mısırlı subay ölmüştür. HAMAS şartlarını İsrail’in belirlediği  bir İsrail-Filistin barışını kabul etmediğini geçmişte olduğu gibi bugün de açıklamaktadır..

  Gazze’de HAMAS’ın içinde bulunduğu coğrafi şartlar, Güney Lübnan’dan farklıdır ve son derece zordur. Öncelikle Güney Lübnan’da dağlık bölgeler bulunmakta, İran ve Suriye tarafından askerî ve lojistik açılardan son derece iyi desteklenmektedir.  Fakat Sunni-İslami direniş felsefesine dayanarak kurulan HAMAS, Mısır’dan destek görmemektedir. Nitekim bu durum Mısır’ı, son İsrail saldırılarından sonra Arap kamuoyu ve İslamî hareketler tarafından hedef tahtasına oturtmuştur. İran her açıdan bölgedeki itibar ve gücünü arttırırken Mısır, Ürdün ve Suudi Arabistan yönetimlerinin, HAMAS’ı İsrail karşısında katliama maruz bırakmaları, onların bölgedeki itibar ve gücünü gün geçtikçe azaltmaktadır. Hizbullah genel sekreteri Seyid Hasan Nasrallah, Gazze halkının yanında olduklarını ve Muharrem ayının onuncu gününe denk gelien günü “her yer Gazze her yer Kerbela” diyerek anacaklarını açıklamıştr. Aynı şekilde İran dinî lideri Ali Hamaney’in İran’da bir günlük yas ilan etmesi İran’ın bölgedeki itibarını Arap devletleri karşısında arttırmıştır. İsrail karşısında Mısır ve Ürdün devletlerinin suskunluğunun ana sebebi, kendi coğrafyalarında faaliyet gösteren Müslüman Kardeşler ve selefi hareketlerinin İsrail ile mücadele konusunda kendi meşruiyetlerini tehlikeye sokmasıdır.

Ocak ayında Filistin’de yapılacak seçimlerde HAMAS’ın gücünü koruma ve hatta Filistin yönetimi Başkanlığını ele geçirme ihtimali ise İsrail için kabul edilemez bir durumdur. İsrail, Hizbullah’dan sonra Filistin’de HAMAS gibi bir İslami direniş hareketini kendi varlığı için hayatî bir tehdit olarak görmektedir. İsrail hükümetinden yapılan açıklamalar HAMAS’ın tamamen bölgeden silinmesi olarak ifade edilmektedir. HAMAS ve İslami Cihad yöneticileri ise son nefeslerine kadar direneceklerini açıklamışlardır. Düz, açık ve dar bir alana sıkışan bir Gazze’de HAMAS, İsrail tanklarına karşı çok zor şartlarda da olsa kendi yer altı ve hücre yapılanması ile direnmeye çalışacaktır.


Kod Adı :24
 
BİLİM -DİN VE ADALET,BU ÜÇ ŞEY,ÖNEMLİ, İLAHİ KUTSALLARDIR !
Önemki Adresler
 









sitene ekle

Takvim
 

Hava Durumu
 
Döviz Kuru
 
 
Bugün 1 ziyaretçi (25 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol