Türkmen yetkililerin Ankara ziyaretinde iki ülke arasında özellikle enerji alanında işbirliğinin geliştirilmesi konularının gündeme gelmesi beklenirken, Türkmenistan’ın, Orta Asya ve Orta Doğu ülkelerinin Türkiye üzerinden Avrupa’ya gaz ihracatını öngören Nabucco Projesi’ne gaz sağlayamayacağı ortaya çıktı. Bu durumda, projenin ortaya atıldığı 2004 yılından bu yana tarafların projeyi hayata geçirme konusunda ilerleme sağlayamadıkları söylenebilir.
Türkiye tarafından ortaya atılan Nabucco projesi, Türkiye’den Avusturya’ya uzanacak 3. 300 kilometrelik bir boru hattının inşasını öngörmektedir. Başlangıçta hattın inşasına 2010 yılında başlanılması, 2013 yılında ise faaliyete geçmesi planlanmıştı. Boru hattının açılışının ilk yılında 8 milyar metre küp gazın Avrupa’ya ihracatı öngörülürken, daha sonraki tarihlerde boru hattının kapasitesinin 30 milyar metreküpe kadar çıkarılması düşünülüyor. Gerek AB gerekse ABD söz konusu projeye büyük ilgi gösteriyor ve hayata geçirilmesini “destekliyorlar”. AB, bu proje sayesinde Rusya’ya olan bağımlılığını yaklaşık yüze 50 oranında azaltmak isterken; ABD de Rusya’nın Avrasya coğrafyasında enerji alanındaki hegemonyasını kırmak istiyor. Bundan dolayı Batı, sadece projeyi “desteklemekle” kalmıyor, aynı zamanda Türkiye’ye enerji koridoru misyonunu da yüklemiş bulunuyor. Bununla birlikte, Rusya’yı devre dışı bırakmak isteyen ve Türkiye’ye “enerji koridoru” hayalleri yaşatan Batı, Türkiye’yi siyasî anlamda dışlamaya devam ediyor. Hâlbuki AB üyesi bir Türkiye, hem enerji kaynaklarının Batı’ya ulaştırılmasında daha başarılı olacak hem de gerçek bir “enerji koridoru” misyonunu yürütebilecektir.
Diğer taraftan ABD ve AB’nin desteklemesine ve bölgedeki birçok ülkenin de projeye sıcak bakmasına rağmen, söz konusu boru hattı için Türkiye şimdilik gaz bulmakta zorlanıyor. Projede Türkmenistan’a büyük rol atfediliyordu. Nitekim,Türkmenistan’ın eski devlet başkanı Türkmenbaşı öldükten sonra yerine geçen Gurbangulu Berdimuhammedov, selefinden farklı olarak dış dünyaya açılma politikası izlemeye karar vermiş ve bu açılımda da elindeki belki de tek kozu olan enerji kaynaklarını aktif olarak kullanmaya çalışmıştı. Daha Türkmenbaşı hayattayken Türkmenistan ile Rusya arasında Türkmen gazının 25 yıl boyunca Rusya üzerinden Avrupa’ya ihracatını öngören anlaşma imzalanmıştı. Ardından Türkmenistan, Çin, Türkiye ve Avrupa ülkeleriyle de enerji alanında işbirliğini öngören anlaşmalar imzalamıştı. Hâlbuki, Türkmenistan’ın bugün için birçok ülkeyle işbirliği yapacak kaynaklara ve bu kaynakları çıkarma ve ihraç etme alt yapısına sahip olmadığı biliniyor. Bundan dolayıdır ki, Türkmenistan’ın Nabucco Projesi için gaz tedarik edememesi de kimseyi şaşırtmamalı.
Yine proje için gaz tedarik edecek ülkeler arasında adı geçenlerden biri de İran’dır.. Ancak İran’ın da Türkmenistan kadar, hatta belki de daha fazla güvensiz bir ülke olduğunu belirtmek gerekiyor. Türkiye neredeyse her kış döneminde İran ile gaz tedariki konusunda sorunlar yaşıyor. Ayrıca ABD, İran’ın projede yer almasına karşı çıkıyor. Zira, İran’ın projeye katılımı, İran’ın dünyaya açılımı ve daha fazla güçlenmesi anlamına geliyor. Dolayısıyla İran’ın projede yer alması, almamasından daha fazla soruna yol açma potansiyeline sahiptir.
Doğalgaz rezervlerine sahip olan bir başka ülke ise Irak’tır. Ancak Irak’ın istikrardan uzak olması ve yakın zamanda bölgede istikrarın sağlanması beklenmediğinden , Irak’ın da projede yer alması zor görünüyor. İşte bütün bu sorunlardan dolayıdır ki, kağıt üstünde tamamlanan projenin hayata geçirilmesi zorlaşıyor. Ocak 2008’de Dışişleri Bakanı Ali Babacan’ın Moskova ziyareti sırasında Gazprom’u Rusya’yı by-pass ederek Orta Asya ve Orta Doğu gazının Avrupa’ya ulaştırmasını öngören projeye davet etmesi, oluşan yeni şartlar çerçevesinde daha iyi anlaşılıyor.
Rus yetkililer, taraflarına yapılan teklif konusunda bir açıklamada bulunmasalar da, Rusya’nın konuyla ilgili tutumu bellidir. Hiç şüphesiz Moskova, Nabucco Projesi’ne karşı çıkmakta ve Nabucco’ya alternatif olarak geliştirdikleri Güney Akım Projesi’nin hayata geçirilmesi konusunda büyük çaba göstermektedir. Nitekim günümüzde Orta Asya ve Rus gazını Karadeniz’in altından ve Bulgaristan üzerinden İtalya ve diğer Avrupa ülkelerine ihraç edecek bu projenin önünde büyük engeller yoktur. Bununla birlikte Gazprom’un Nabucco Projesi teklifini de kendi çıkarları doğrultusunda değerlendirebileceğini söyleyebiliriz. Her şeye rağmen Nabucco Projesi hayata geçirilebilir hâle geldiği ve Rus yetkililer de bunun engellenemeyeceğini anladıkları takdirde Gazprom’un bu projede yer alması mümkün olabilir. Bu durumda proje, Rusya’ya olan bağımlılığın azaltılması ve Rusya’nın Avrasya’da enerji alanındaki etkisini kırma şeklindeki en önemli amacına ulaşamamış olacaktır.
Diğer taraftan bu proje hayata geçirildiği takdirde dahi, Avrupa ülkelerinin Rusya’ya olan bağımlılıkları azalmayacak. Zira Gazprom, bir taraftan Ukrayna ve Beyaz Rusya olmak üzere mevcut iki boru hattından Rus gazını Avrupa’ya ihraç etmeye devam ediyor, diğer taraftan da Güney Akım ve Batlık Denizi’nin altından Rusya ile Almanya’yı bağlayacak Kuzey Boru Hattı’nın hayata geçirilmesi konusunda çalışıyor. Orta Asya ülkelerinin alt yapı ve boru hatları konusunda büyük ölçüde Rusya’ya bağlı olmaları, Orta Doğu’da ise istikrarın bir türlü sağlanamaması, gerek Avrupa ülkeleri ve Türkiye’nin, gerekse Asya-Pasifik ülkelerinin Rusya’ya olan bağımlılıklarını artıracaktır. Bundan dolayıdır ki, Türk yetkililer, Nabucco Projesine büyük önem veriyorlar. Nitekim proje hayata geçtiği takdirde Türkiye bir taraftan enerji koridoru olma yönündeki amacına kısmen ulaşmış olacak, diğer taraftan da Rusya ve İran’a karşı gaz alanındaki pazarlıklarında bir koz edinmiş olacaktır. Dolayısıyla Türkiye’nin Nabucco Projesi üzerinde çalışmaya ve projeye dâhil edilen/dâhil olacak taraflarla görüşmeye devam etmesi gerekiyor. Yine özellikle Orta Doğu’da siyasî istikrarın sağlanması, projenin hayta geçişini kolaylaştıracağından , Türk yetkililerinin Orta Doğu’daki barış çabalarına daha fazla katkıda bulunmaları gerekiyor. Yine Orta Asya’daki enerji yataklarının keşfi ve doğal kaynaklarının çıkartılması konusunda da Türkiye’nin bu deneyime sahip Avrupa ülkeleriyle ortaklaşa yatırımlarda ve faaliyetlerde bulunması, Nabucco ve benzeri projelerin gerçekleşmesine katkıda bulunacaktır. Türkiye’nin kendi içerisinde kaynak çeşitliliğine gitmesi, bu kaynakları kendi topraklarında araması ve çıkarması ise dışa bağımlılığı azaltacaktır. Bu çerçevede Türkiye’nin nükleer enerji alanındaki çalışmalarını hızlandırması ve enerji konusunda Rusya’yı karşısına değil de yanına alması şüphesiz kendi yararına olacaktır.
|